Platon, Aristoteles ve Descartes'ta Bilgi Anlayışı

Platon'un Bilgi Anlayışı

Platon’un felsefesi güçlü ve radikal idealizm ile birlikte güçlü ve radikal bir rasyonalizm de içerir. Platon için yalnızca evrensel biçim ya da formlar olan idealar, doğru ve hakiki bir bilginin konusu olabilirler. Bu bağlamda Platon’da ontoloji ve epistemoloji iç içedir. Çünkü yalnızca hakiki ve gerçek varlık düşüncenin ve bilginin içeriği olabilir. Platoncu idealizm, düşünce ve varlığın özdeşliği anlamına gelir. Bireysel varoluşlar gerçek ve hakiki bir varlıkları olmadığı için bilinemezler. 
Ruhun önemli bir işlevi vardır ki bu işlev varlık sorununu bilgi sorununa bağlar. Platon, ruhumuzda doğuştan bilgilerin bulunduğunu ve bu bilgilerin dış dünyadan elde edilmiş olamayacaklarını, çünkü dış dünyanın böyle bir içeriğe sahip olmadığını savunur. Değişken yapıdaki duyulur dünya, hiçbir değişmez özlük taşımaz ve bize her seferinde çoklu görünümler sunar, ama biz dış dünyadaki değişime ve çokluğa rağmen, şeyleri değişmez özlükler olarak bir teklik temelinde algılarız. Bu öz idealardan başka bir şey değildir. Ruhun bu tür bir içeriği elde edebilmesi için, bu dünyadan önce de bir yaşamı olması ve ideanın bilgisini orada edinmiş olması gerekir. Öğrenme denen şey, ruhta mevcut bulunan bir içeriğin açığa çıkmasından, anımsanmasından başka bir şey değildir. Platon’da bilgi, anımsamadır. 

Aristoteles'in Bilgi Anlayışı

Aristoteles ile birlikte felsefenin, evrensel varoluşun bütününü anlama çabası olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Mantık, doğru düşünmenin kurallarına işaret eder. Bilginin biçimsel doğruluğuyla ilgilenir. Varolan empirik gerçekliğin hem var olması, hem de bilinmesi için, bir madde ve form, içerik ve biçim birlikteliğinin gerekliliğine işaret eder. Aristoteles mantığı aynı zamanda empirik gerçekliğin var olma ve bilinme tarzlarıyla da ilgilidir. Aristoteles mantığı, bir tür çıkarım ve tümdengelim mantığı olan kıyas mantığıdır. Aristotelesci mantık için kendiliğinden açık bazı ilkeler söz konusudur. Onun mantığı açısından çelişmezlik ilkesi hem ontolojik hem de epistemolojik düzlemde vazgeçilmez bir hareket noktasıdır. Aristoteles mantığı açısından bilgilerimizin içeriğini oluşturan ontolojik gerçeklik on kategori bağlamında düşünülebilir: Töz, Nitelik, Nicelik, Görelik, Yer, Zaman, Durum, İyelik, Etki, Edilgi. 
Bireysel şeyler, tam da yalnızca bireysel ve maddi gerçeklikler olmadıkları ve onları kategorize etmemize ve bilmemize elveren bazı evrensel formlara kendilerini vareden özler, içsel belirleyiciler olarak sahip oldukları için bilinebilirler. Bilgi evrensel içerik ve belirlenim taşır, fakat insan bilgisinin içeriğini oluşturan bu evrensel biçim ya da formlar, bireysel ve maddi dünyayı aşan aşkın bir gerçekliğe veya dünyaya işaret etmezler. Platon’un duyulur dünyaya aşkın ideaları, Aristoteles’e göre kendilerini duyulur dünyada gerçekleştiren evrensel özlerdir. İdealar, duyulur dünyanın bireysel tözlerini biçimlendiren içsel formlardır. Aristoteles’e göre ruh, yaşama gücü ve yetisi olan bir bedenin ereksel nedenidir. Ruh, organik doğanın yaşam ilkesidir. Ruh tipleri ve ruhsal yetiler, ontolojik ve epistemolojik bağlamda bir hiyerarşi oluşturur. Hiyerarşinin en altında bitkisel ruh vardır. Besinleri özümseme ve üreme bitkilerin temel etkinlikleridir. Bunlar, bir üst basamakta yer alan hayvanlarda daha gelişmiş bir şekilde ortaya çıkarlar. Hayvan bitkiden farklı olarak duyumsama yetisine sahiptir ve bedenini hareket ettirebilir. Duyumsama ve hareket edebilme yetisi hayvanları çevreleriyle daha aktif bir ilişki içine sokar. Güvenlik, beslenme ve üreme etkinliklerini bu yetileri çerçevesinde çözerler. İçgüdü tarzında istekleri ve belli düzeyde gelişmiş bir bellekleri de vardır. Hiyerarşinin en üstünde ise insan ruhu bulunur. İnsan ruhu diğerlerinden farklı olarak akıl yetisine sahiptir. Aristoteles için akıl, ruhun tüm yetileri içinde bedenden bağımsız bir varlığa ve bilgi değerine sahip tek yetidir. Akıl etkin bir güç olarak, insan ruhunun bütününe ve bedene hükmeder. Tanrı, öncesiz sonrasız etkin akıldır. Tanrısal varlığa göre insanı aşağıya çeken şey bedensel varoluştur. Aristoteles kendi varlık hiyerarşisinin sıradüzeni açısından idealist ve rasyonalisttir. Platon’a göre daha ılımlı bir felsefi konumlanış içindedir.

René Descartes'ın Bilgi Anlayışı

Descartes sonrası felsefenin modern olarak nitelenmesinin bir sebebi de, özneyi başlangıç noktası ve asıl ilkesi olarak alan bir felsefi yönelime işaret etmesidir. Descartes’ın düşünen öznesi kendi varlığının dolaysız kesinliğine tavizsiz bir kuşku sürecinden sonra ulaşır. Descartes’ın akılsal düşünme yöntemi, düşünen öznenin kendi tarihsel birikim ve çevresinden epistemolojik anlamda bir kopuşu gerektirir. Kuşku duymak, doğru bilgiye ulaşmada vazgeçilmez ve zorunludur. Descartes, en ufak kuşku taşıyan her şeyi yanlış olarak kabul etmemizi ve bilgi değeri açısından olumsuzlamamızı önerir. Descartes için bilgi açık ve seçik olmalıdır. Algılanan içerikler açık-seçik bilgi sunmaz. Toplumsal birikim ve geleneğin önümüze koyduğu tüm bilgi ve bilimlerin doğruluğundan da kuşku duymalıyız. Hiçbir şey sorgulanmadan, sağlam ve gerçek bir zemine oturtulmadan kabul edilemez. 
“Anlamak için kuşkulanmak” Descartes’ın hedefi, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bilgiye ulaşmaktır. Algı, Descartes için bir felsefi sistematiğin tözsel başlangıç noktasını oluşturmaz. İnsan bilgisi algıların dolaysız içerikleriyle yetinemez. Akılsal çıkarım sürecinde ilk öncül hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık ve kesin olmalı, sonrasında da çıkarım süreci büyük bir dikkatle denetlenmelidir. Descartes’ın epistemolojisi gösterdiği akılsallık ve özenle, Skolastik Felsefenin içerdiği rasyonalizm ve idealizm türüne bir tepki oluşturur. Epistemolojik açıdan baktığımızda Descartes’ın öznesi her şeyden kuşkulanır, kuşku için düşünmesi, düşünmek için varolması gerekir. Bu bilgi, aynı zamanda düşünen öznenin dolaysız varlığına işaret eden sezgisel bir bilgidir. Descartes yönteminin ilk bölümü, analitik bölümdür: Açık-seçik ve kesin olmayan her şeyden kuşkulanmak ve açık-seçik, kesin bilgiye ulaşmak. En yalın ve kesin ilkeden başlayarak tüm varlık ve bilgi sistemini akılsal bir düzlemde temellendirerek oluşturan yöntemin ikinci bölümü de sentez bölümüdür. “Düşünüyorum öyleyse varım” sezgisel bir bilgi olmakla birlikte algının ve akıl yürütme sürecinin tüm dolayım ve karmaşıklığından arındırılmış bir bilgidir. Bu, Descartes'ta tüm felsefi sistemin üzerine inşa edileceği ilk bilgi ve ilkedir. 

Hasan Salih Kaymaz



Yorumlar

Popüler Yayınlar